31 Mayıs 2008 Cumartesi

oyun hamuru


mısra oyun hamuruyla oynamayı çok seviyor. hazır hamurların tehlikeli olabileceğini düşünüp eevde yapmaya karar verdim ve gıda boyaları aldım. evdeki bayat unu değerlendirmenin en güzel yol bu olsa gerek. önceleri azar azar hamurlara renklendirilmiş su yaparak mısranın oynayacağı kadar hamur yapardım. saklama poşetiyle buzdolabında birkaç hafta dururdu. bugün canım kızım yine oyun hamuru istedi. benim pastalarla uğraştığımı görünce :D heveslendi. "tamam yapayım" dediğimde ise çoktan uyumuştu, ee, evin işi bitmiyorki eğlenceye sıra gelsin. bende düşündüm ve mısraya güzel bir süpriz yapmaya karar verdim. kalan son bayat unları ekmek makinesine koyup 3 renk oyun hamuru yaptım. dolapta sabah olmasını bekliyorlar. yarın mısrayla saatlerce oyun oynayacağım. çok sevinecek:D belkide renkli pastalar yapar, burda yayınlarız, kimbilir???

çekirdekli poğaça

eeee, bi kere öğrendim ya artık sık sık yaparım. malzemeyi makineye at, 2 saat sonra gel fırına sür. ohh. üstelik lezzetli, şık, besleyici. yarın alacağım övgüler şimdiden kulağıma geliyor :D her denemede farklı bir yol izliyorum. böylece deneye deneye öğrenmiş olurum inşallah. eeee, bi kere öğrendim ya artık sık sık yaparım. malzemeyi makineye at, 2 saat sonra gel fırına sür. ohh. üstelik lezzetli, şık, besleyici. yarın alacağım övgüler şimdiden kulağıma geliyor :D her denemede farklı bir yol izliyorum. böylece deneye deneye öğrenmiş olurum inşallah.
malzemelerimizi katalım:


yarım tekneden tam dolu tekneye tam 1 saatte geliyor.(yoğurma süresi hariç) üstteki resimde ayçekirdekleri pek görülmüyor ama ben çıkarmadım:D hazır çıkarılmış olanlardan almıştım:D
çekirdekler çok estetik duruyor. ilk defa deniyorum bunu. bakalım yarın ne yorumlar alacağız?yine geçen sefer olduğu gibi tekneden taşıp makinenin içine damlamasını engellemek için bu aşamada tezgahın üzerine alıyoruz.
hamurun kıvamı çok güzeldi, çocukların oyun hamuruyla oynadığı gibi oynamak geldi içimden ama gecenin bir yarısı kapbedecek daha fazla zaman yoktu. şekillendirip tepsi mayası için beklemeye başladık.
hamuru 9 parçaya ayırıp 3lü 3 örgü yaptım. arasına peynirde koydum. herzaman pağoaçanın üzerine sadece yumurta sarısı sürerdim. bu sefer yumurta sarısına biraz da süt kattım. sürülmesi daha kolay oldu ama beklerken tepsiye doğru aktı, bu benim canımı sıktı. ama iyiki böyle yapmışım, çok güzel bir tad ve yumuşaklık vermiş poğaçaya.
burda tepsi mayası alıyorlar. ve kısa bir süre sonra fırına giriyorlar. fırından çıkmaları uzun sürmüyor. fırında onlara bir kase su eşlik etmişti. çıkınca ise az nemli bir bez, birkaç dakika üzerini örttü. iki resmi kıyaslayınca kabarma oranı bana yeterli geldi... afiyet olsun. gelin, beraber olsun.

yine ekler :D

geçen hafta yaptığım ilk deneme olumlu sonuç alınca busefer 2 ölçü yaptım. çok şükür ki bi hata olmadı ve beğenilerine layık olmaya çalıştığım ailem beğenerek yedi :D
fırını kapattıktan sonra ekleri içinde beklettim ve soğuyunca çıkardım. böylece pastanelerdeki gibi sert oldu. ara kreması, üst sosu ve ceviz kırıntılarıyla servise hazır.kısmetinde olan buyursun gelsin, beraber yiyelim:D böyle yandan çekince farklı bir boyut kazanmışlar sanki:Dekler giyinmiş, gitmeye hazırlar..

yine damla çikolatalı kurabiye

geçen haftasonu yaptığım menünün tamamen aynısını yapmışım farkında olmadan. tabi beğenilince insan yapmak istiyor sürekli:D bu kurabiyeleri yerken aniden ağızda çikolata damlası yayılıyor ve süpriz oluyor. bir yiyen bir daha istiyor.
cevizler babamların fidanlarından.. hepsini kırıp robotta kıydımki her pasta yaptığımda ceviz kırmakla uğraşmayayım.
tüm malzemeyi iyice karıştırıp normal kıvamda kurabiye hamuru yaptım..
bu fotoğraf çok bulanık olmuş, ama işte, standart kurabiye şekli. acaba bunlarıda kalıplarla mı yapsaydım? bir ara gıda boyasıyla renklendirmeyi de düşündüm ama bunu yiyecek olan topluluğun henüz buna hazır olmadığına karar verdim :D
iki resimde de kurabiyeler arasındaki mesafeye bakarsak nekadar kabarmış olduklarını görebiliriz...
ve kurabiyelerimiz yanyana :D

çiçek kurabiye

bugün vaktimin çoğunu mutfakta geçirdim. 3 çeşit yaptım, 4üncünün mayalanmasını bekliyorum gecenin 2sinde! kesinlikle mutkafta çalışmak beni çok rahatlatıyor. tüm stresimi atıyorum. helede yaptıklarım beğenilince :D bu kurabiyeler yoğun kıvamlı hamur olarak yapılıyor, ince açılıp kalıpla kesilerek pişiriliyor.



hamuru tezgah üzerinde merdaneyle açtım. aslında şekillendirmeyi kızım çok istiyordu ama parka gittiği için bu bölümü kaçırdı :D

başka şekilleride vardı kalıbın ama ben çiçekte 2 haftadır ısrar ediyorum nedense???


bu miktar hamurun yarısıyla oluştu. üzerine şeker serpildi. fırına verildi. fırıdan çıkınca arasına çikolata sürülüp birleştirildi. ve bu hale geldi:


29 Mayıs 2008 Perşembe

damla çikolatalı kurabiye

tamam, kabul ediyorum, mutfakta süper değilim ama enazından "idare eder" olmaya çalışıyorum. ilk hedefim tatlı kızımın -var olup olmadığından emin olamadığım- midesine hitap edebilmek. bu kurabiyeleride binbir tereddütle yaptım, acaba güzel olacak mı, beğenilecek mi? margarinin pudra şekeriyle yoğurulduğu tariflerden biri. içine damla çikolataları da katınca süprizli oluyor. çünkü yuvarlanınca kurabiyenin içinde kalan damlalar, beklenmedik bir anda insanın ağzına dağılıveriyor. mısra ilk lokmayı ağzına aldı, tamda "beğenmedim" deyip çıkaracakken ağzında damla çikolatayı farketti, "bunda çikolata vaaaar" dedi ve gülümseyerek yuttu. ah bunu görmek mutluluk verici. kızım beğendikten sonra başkaları beğenmiş, beğenmemiş hiiiç sorun değil. ama kurabiyelerinde ömrü 24 saatti :D

sodalı börek

herzaman böreği süt-yağ-yumurta karışımıyla yapardım. başka bir alternatif olabileceği aklıma gelmezdi. çok sevdiğim bir arakadaşımda yediğim böreklerin lezzeti o ana kadar yediklerimin hiçbirine benzemeyince tarifini istedim. meğer sodayla yapıyormuş! önce şaşırdım. sonra deneyince gerçekten işe lezzet kattığını gördüm ve artık hep sodalı börek yapıyorum. soda derken aslında "maden suyu"nu kastediyorum. yani doğrudan kaynağından doldurulan ve mineral bakımından zengin içecek. soda ise, yapay olarak üretilen içinde meyve özü ve şeker olan içeceklere deniyor. ama bizde ağız alışkanlığı işte, maden suyuna da soda diyoruz...

Mısra fotoğrafçı olabilir

en büyük zevklerinden biri cep telefonumla fotoğraf çekmek. beni, elimi kolumu, halıyı, masayı, oyuncağını, masal kitabını... herşeyin fotoğrafını çekmeye bayılıyor. üstelik kareleri çok güzel ayarlıyor, nasıl yapıyorsa?? ters tutup kendi fotoğrafını bile çekiyor. bizde onun fotoğraflarını çekmeye bayılıyoruz tabi:D üstteki fotoğrafı bizzat mısra çekti :D alttakileri de ben. dondurma güzeli.
bu fotoğrafa bakınca iştahlı bir çocuk olduğu sanılan mısra, mümkün olduğu kadar az yer, hatta mümkünse hiç yemez. o dondurmanın yarıdan çoğu bana kalacak :D:D:D:D

tatlı boncuğum, teyzesinin nikahına gitmek üzere hazırlanıyor.

ve melek uyuyor. tatlı rüyalar meleğim..

başarısız denemeler

hep başarılı olan çalışmalar ön palana çıkar ve başarısızlıkla sonuçlananlardan bahsedilmez bile. ben bahsedeyim: iki arada bir derede ekler pasta yaparken, çok iyi sonuç verdiğini görünce aynı iki arada bir derede "yorkshire puding" yapayım dedim. ilk denememdi ve hüsranla sonuçlandı. sebepleri:
1. metal kalıplar yerine kağıt kalıp kullanmak hataymış, ısıtılmış metal kalıplara dolmalıymış. hatta özellikle muffin kalıbı olması tercih sebebi...
2. küçük porsiyonlar değil, büyük porsiyonlarla dökülmeliymiş kalıplara.
3. fırında su olmalıymış, poğaçalarda olduğu gibi.
4. malzemenin çok iyi çırpılması da çok önemliymiş.
sonuçta fırından çıkan küçük kağıt kalıpların içinde ufacık, sert ve kağıttan ayrılmayı reddeden ekmekcikler oldu. tadı çok güzeldi ama sertlik ve kabarmamışlık işi bozdu.
ama bu sebeplerle başarısız olan çalışma beni yıldıramaz. iyiki yarım porsiyon malzemeyle denemişim, yoksa boşa giderdi malzemeler. ama birdahaki denemem burada yayınlanmayı hakedecek...
fotoğraflarını çekmedim çünkü öyle kötü olduklarını görünce çok moralim bozuldu. internetten resim alıp eklemeyi de düşünmüyorum, malum tüm "blog profesyoneli ev hanımları" resimlerinin ve tariflerinin çalınmasından ifrit oluyorlar...

mayalanma sürecinin devamı

makinede mayalanmış onca hamurdan sadece 1 tepsimi poğaça çıktı? hayııır. işte ikinci tepsinin görüntüleri:
bu resimde hamurumuz henüz makyajsız, tabi yorgun, dinlenmesi gerekiyor.

makyajları yapıldı :D dinleniyorlar. birazdan fırına girecekler ve bakalım nasıl çıkacaklar?

ve işte fırından çıktılar. nasılda kuzu gibi yatıyorlar. tabi yine ilk ve sonkez biraradalar :D



Mısra şenlikte

okul öncesi eğitimi destekliyoruz. ve geçtiğimiz hafta yapılan "okul öncesi eğitim şenlikleri"ne katıldık. minik minik kuzuların boylarından büyük gösterileri görülmeye değerdi. mısra da çok eğlendi. bir arkadaş edindi ve sahnede müzik eşliğinde çılgınca dans ettiler:D çocuklar komfetilere bayılıyorlar. kar gibi üzerlerine komfeti yağınca çok mutlu oldular. mısra ana sınıfına gitmek içni sabırsızlanıyor. "bende onlar gibi yapıcaam " diyor.
mısrayı 19 mayıs ve 23 nisan da yapılan gösterilere de götürdüm. 23 nisanda herkesin cıvıl cıvıl rengarenk giyinip dansetmesini çok sevdi. 19 mayısta ise, canlandırılan savaş sahnesinden çok etkilendi ve artık "asker " olmak istiyor. kendisine "kurşun asker" denmesine bayılıyor..

makine de kek -2


ekmek makinesinde pişirdiğim keklerden biri.. normalde tüm kek malzesini makineye koyup, karıştırıp pişirmesini beklemek gerekiyor. ama ben malzemelerin hepsini bir kapta karıştırdıktan sonra sadece pişirme için makineyi kullandım. çünkü yumurtaların iyice çırpılması ve içinde şekerin iyice eritilmesi gerekiyordu. içinde hem meyve parçaları hemde damla çikolata var. üzerine ceviz dökmüştüm.. yumuşak ve lezzetli bir kek oldu.
sadece pişirme özelliğini kullanırken içindeki çırpma aparatlarını çıkarınca kekin altında iz kalmasını engellemiş oluyoruz. sonrada herkes beğeniyor :D

mayalanma süreci

makinenin tarif kitabından aldığım ve artık ezberlediğim pağoça hamurunun mayalanma sürecini fotoğrafladım. malzeme miktarını biraz fazla tuttum, çünkü kalabalığa ikram edilecekti. hamurun adım adım kabarmasını izlemek çok eğlenceli :D sonra fırında kızarmasını ve iştahlı parmaklarla götürülmesini :D
elazığda yaşadığım kısa süre boyunca eşime kocaman kabarmış poğaçalar yapardım ve çok severdi. malatyaya geldikten sonra uzun süre yapmamışım galiba, unutmuşum. ama artık eski hayran kitleme kavuştum. poğaça konusunda uzmanlaştığımı söylüyorlar. ama aldanmayın hepsi makinenin marifeti.
tüm malzemeyi makineye koyduğumda bukadar görünüyor. dikkat edilmesi gereken nokta, makineye önce sıvılar sonra katılar ve en son maya koymak. mayanın sıvılara kesinlikle değmemesi gerekiyor. sıvılarla temas eden kurumaya, özelliğini kaybediyor. önce una karışmalı, sonra hamurun tamamına yayılmalı...
yaklaşık 30 dakika sonra hamurun yoğrulmuş hali bukadar. yalnız, makine 30 dakika boyunca yoğurmuyor. 5 dakika yoğurup, 5 dakika dinlendiriyor. yani bu sürenin 15 dakikası yoğurmayla geçti. teknenin içindeki okadarcık hamurdan bakın nekadar poğaça çıkacak:D ama önce mayalansın bakalım..
teknenin 3te birini kaplamış olan hamur, bir süre sonra yarıya geliyor.
birsüre sonra tekne boyunu geçiyor,
biraz daha kabarıyor,

ve 55 dakikalık mayalanma sonucunda bu boyuta geliyor. aslında hiçbir zaman mayalanan hamurun 2 katına çıkmasını beklememek gerekiyormuş ama bu hamur, bukadar kabardıktan sonra birazda tepside kabarıyor, inanılmaz değil mi? canım ekmek makinem, nekadar marifetlisin. ve bu marifetlerin bana prestij kazandırıyor:D mutfakta...hamurları elimde açıp arasına peynir koyduktan sonra kıvırdım. çoğunlukla tepsiyi yağlamam, unlarım. tabi bir gelenek ve görenek olarak poğaçaların üzerine yumurta sarısı ve çörekotu-susam karışımı dökerim :D tepside 5-10 dakika bekleyip fırına giriyorlar. tabiki fırın ısınırken içinde su da var.sevgili poğaçalarımız afiyetlerinize hazır. ancak bu kare, hepsini birarada ilk ve son görüşümüz :D hem yeterince kızarmış hemde yumuşacık olmalarını fırındaki su sağlıyor. bende "güzel poğaçalar yapan anne" oluyorum otomatik olarak:D

gül yetiştirmek istiyorum


son zamanlarda evlerin bahçelerindeki gül fidanları haddinden fazla ilgimi çekiyor. üstelik öyle ağaç gibi büyük ve sık çiçekleri olan bahçeleri görünce içeri giresim geliyor. en kısa zamanda balkonda gül yetiştirmek istiyorum. özellikle bugün fizik tedaviden çıktıktan sonra gördüğüm kadife gibi, avuca sığmayan kan kırmızı güller görülmeye değerdi. yarın aynı yere gidip sormak istiyorum, o güllerin çeliği nerden alınmış? ya benim de demet demet güllerim olsun yaaaa...

diyetteyim


farkında olmadan bu konuyu atlamışım. uzunca bir süredir diyet yapıyorum, sporla karışık. uzmanlara göre kadınlar hayatlarının yaklaşık 10 yılını diyet yaparak geçirirlermiş. ben neredeyse tamamını :D tabiki bu konuda profesyonel destek almak ve sağlıklı beslenmek çok önemli ama benim gibi 20 kilo verdikten sonra hala 20 kilo daha vermesi gereken biri için gerekli olan birşey daha var : moral desteği. ihtiyacım olan moral ve motivasyonu http://www.diyetcenter.com/ adresindeki sevgili arkadaşlarımdan alıyorum. hepsine çok teşekkür ediyorum. sevgili sevdaya da sevgiler...

bebeğim, nasılda çabucak büyüdün

zaman nekadar hızla akıp gidiyor... daha dün ben bir çocuktum! daha üniversiteden mezun olmadan minik bir bebeğim oldu. (laf aramızda üniversite diplomamı almaya kucağımda mısrayla gitmiştim:D hey gidi günler...) kucağımda tutarken bile sakındığım miniğim, şimdi kocaman olmuş bana laf yetiştiriyor! :D göz açıp kapamadan büyüyüp gidecek.. onunla dolu dolu geçirilmemiş zamanlara üzülmemeyi diliyorum...



mısra havuzda

mısra küçücükken havuzu çok severdi. şişme havuzun içinde saatlerce oynar, bıkmazdı. biraz büyüyünce gerçek bir havuza gittik. ama o da ne ! ıslanmak bile istemedi! şişme yeleğiyle öylece kenardan bizi izledi. o günden sonra suyu sevmez oldu. hele "banyo " kelimesinden nefret ediyor... nasıl sevdireceğimi bilemiyorum. hertürlü oyun. eğlence, oyuncak, atraksiyon.. ne yaptıysam sevdiremedim...

resimlerde insanı kışkırtıyor hani... havuz sezonu bir başlasaydı...

mısra masal adasında

canım kızım , ankarada en sevdiği yer harikalar diyarındaki masal parkı. bildiği tüm masal kahramanlarını orda görünce hangisine sarılacağını şaşırmıştı canım:D ençok kırmızı başlıklı kız ve kurtla ilgilendi.

"Annee, bunu eve götürelim miiiii?"


"BÜyükannee, bu yatak çok sert. senin burnunda çok büyük, estetik yaptırsana?:D"

canım kardeşim

sevgili Gökçe, sen olabilecek en iyi kardeşsin. seni çok seviyorum ve evlendiğinde çoook çoook mutlu olmanı diliyorum. hayatta herşeyin en iyisine, en güzeline layıksın canım benim.

(nişan da süper olmuştun, düğünde tozumuzu attıracaksın yani :D )