12 Haziran 2008 Perşembe

kardeşlerimden rendeye bastı:D

klasik kalbura basta tatlısını busefer kızkardeşlerim denemişler. bizede süpriz oldu. ellerine sağlık, güzel olmuştu. ama evde kalbur olmadığından rendeye basmışlar :D

beze :D ilk deneme de tamam!

poğaçanın yüzüne yumurta sarısı sürünce yumurtaların beyazlarını saklama kabına alır dolaba koyarım. atanlara çok kızarım! ama onu fazla bekletmemek lazım. genellikle sabah kahvaltısında kullanılır ama bu sefer beze yapmaya karar verdim. ilk denemem olacak çok heyecanlıyım :D iki yumurta akını köpürene kadar çırptım ve içine iki çay bardağı toz şeker kattım. akışkanlığı kaybolup şekli sabit kalana kadar epey çırpmak lazım. bunun için kendinden kaseli mikser gerekiyormuş, yada bol pazulu kollar :D

pişmeden önce cam tepside böyle görünüyordu. inanılmaz ama sadece 2 yumurta akından tam 2 tepsi beze çıktı!

piştikten sonraki görüntü. sert kalmaları için fırını kapattıktan sonra tepsiyi çıkarmıyoruz.

kekler ve bezeler yanyana pek yakıştılar.

mısra yine mutfakta!

tutturdu "anne pasta yapalııım". ayol keşke bir lokma yesen, içim yanmaz! okadar yapıyoruz, bir lokma yemiyor. neyse, biz keki karıştırmak için bir kap çıkardık ama mısra hanım onu davul olarak değerlendirmeye karar verdi. bize biraz mutfak müziği yaptı:D tarifmiş, kekmiş kimin umrunda! mısra eğleniyor ya!
sonra ciddi ciddi işimize döndük ve yumurtayla şekeri çırpmaya başladık. mısra nın elinden mikseri alabilene aşkolsun! çook yakışıyor tatlı kızımın ellerine!
iki arada bir derede bana farkettirmeden oyuncağının fotoğrafını çekmiş, şimdi gördüm.
ve kalıpta pişmiş cevizli ve damla çikolatalı kekimiz pişti. sağolsun mısra elini bile sürmedi.
ama kekimizden bu sabah itibariyle iz yok :D

peynirli poğaça

uzun zamandır(!) yapmıyorduk bi poğaça yapalım. sevgili makinemiz yine bizim için hamuru güzelce yoğurdu ve mayalandırdı. hamuru ince birşekilde açıp arasına peynir koydum ve uzunca sardım. bu uzun hamur 3 kat olacak şekilde ördüm..
yumurtalı ve susamlı tepside bekliyorlar.
fırından çıktıklarında böyle görünüyorlar.:)
buda yan görünüş :D
bize afiyet oldu, buyrun gelin, size de olsun.

9 Haziran 2008 Pazartesi

mısra mutfakta! kötü cadının kurabiye evi

bu hafta sonu mısra için çok eğlenceli geçti. yüzlerce masal dinledi internetten. tüm oyuncaklarını döküp doya doya dağıtarak oynadı. ve mutfağa girip hanselle gretel masalındaki kötü cadının kurabiyeden ve pastadan yapılmış olan evini yaptı! üstelik çok lezzetliydi :D merdane eline pek yakışıyor. heryer kirlendi ama olsun..:D
mutlaka poz vermeli fotoğraf çekerken, yoksa içine sinmiyor :D

kaba taslak bir ev için gereken 4 duvar ve 2 çatıyı oluşturduk. hatta hamur arttığı için 3 yedek duvar daha yapmıştık: iyiki yapmışız. çünkü daha inşaatı başlamadan 2 duvar yenmişti :D çiçekli yıldızlı kelebekli şekiller mısranın kalıbından.

çikolata damlalarıyla da süsledi tatlı kızım. ama damla paketini elinden zor kaçırdım! avuç avuç yiyordu! umarım bugün karnı ağrımaz.. tabi pastadan önce mısra temizlendi ve süslendi.

bide şımarıyor, "güzel oldum" diye!!
acemi inşaatçının elinden ancak bukadarı geldi :D beyaz kremşantiyle duvarları yapıştırdıktan sonra kalanına pembe gıda boyasa katıp süslemek için kullandık. parmaklarımda hala pembe boya var! bu evin bacası yokmu demeyin! 2. denemede de evimiz yıkılınca 3. denemede bacasız olmasına karar verdik :D
kalpten kapısı, ay ve çiçekten pencereleri var. sıvaları damla çikolata, harcı kremşanti :D ama kurabiyeler tatlı kızımın ellerinden okadar lezzetli olmuşki, parmaklarımızla beraber yedik.
eğri büğrü de olsa, 3 kez yeniden inşa edilmiş de olsa, internette gördüğümüz profesyonel çalışmalara benzemese de, bu mısra'nın eseri! o yüzden dünyanın en güzel, en tatlı evi!
bir dahaki sefere rapunzelin kapısız, tek pencereli yüksek şatosunu yapacağımıza söz verdim. mısra ya göre kapısı mutlaka olmalıymış. iyi yürekli kızım benim.

gül fidanı ve nar-hurma fideleri

kırmızı gül fidanı almaya gidip bu bembeyaz güllerle dolu fidanı aldım. evde çiçek yetiştirmek çok güzel ama güneş alan yer olmadığı için fidanın sağlıklı büyüyüp büyümeyeceğinden şüpheliyim. bu kocaman beyaz güller bir süre sonra gümüşlüğün içindeki kurugül yapraklarına eşlik edecekler. hatta belki ilerde 3 boyutlu bir tabloyu da süsleyebilirler.bir ara yediğimiz narların çekirdeklerini saksıya ekmiştim. bir akrabanın evindeki süsnarından aldığım çekirdekleride buna ekledim. derken ramazanda yediğimiz hurmaların çekirdeklerinide ektim. bu saksıda belki 500 tane tohum var. hatta kivi tohumları bile vardı. birçoğu çimlendikten kısa süre sonra soldu. hayatta kalanlar ise çok güzel bir saksı aranjmanı oldu:D
çoğunluğu oluşturanlar yediğimiz narların çekirdekleri. soldaki daha açık yeşil olan ve uçlarında tomurcukları olan ise süs narı. bu tomurcuklar çiçek açtığında burada olacaklar:D ortadaki büyük yapraklı fideler domatese benzeyen trabzon hurmasının çekirdeklerinden filizlendi. ve soldaki -süsnarının arkasında duran- uzun ince dal ise ramazan hurmasının fidesi. bu saksı bu hale 1 yıldan uzun bir sürede geldi. kabul edelim, çok geç büyüyorlar. bense sabırsızım biran önce çiçek ve meyve görmek istiyorum. ama daha çok bekleyeceğim galiba...

puzzle lar


Ankara dan gelen 7 puzzle dan 3ünü yapmak bana kısmet oldu. 4.nün yapımında anneme yardımcı oldum sadece :D ençok ilk yaptığım beyaz yelkenli puzzle ından zevk aldım. renklerinden anlaşıldığı gibi çoook zor oldu. hatta kaybolan bir parçayı 2 aysonra buldum:D atların yapımı kolaydı. karayip korsanları ise vakitsizlikten uzun sürmüştü.

enkısa zamanda yeni puzzle lar istiyoruum!

4 Haziran 2008 Çarşamba

vazgeçemediğimiz

mısra 2 yaşına kadar annesütü aldı. ve bu sürede ineksütü içmedi, biberon emmedi, emziği olmadı (kısa süreli oyuncağı olmuştu ama sayılmaz :D) yemekler konusundada çok çok seçiciydi. 2 yaşında annesütünü kestikten sonra önce günde yarım çay bardağı, sonra biraz fazlası, sonra 1 çay bardağı derken süt içmeye alıştı, 5 farklı biberonu vardı, 1ini yere atıp kırdı.
şimdi, sabah uyanır "süüüt", akşam uykusu gelir "süüüt" evde süt yoksa kriz vardır. gece yarısı, sabahın körü demez, "süt yoksa gidip alalım" der. üstelik içine çikolata tozu katılmadan içilmez. o da yoksa ikinci kriz başlar.
içine şeker, bal, pekmez katsak içmez! hemen anlar. çikolata tozunu mutlaka kendisi atacak biberona, yoksa kızar, çok sıcak yada çok soğuk olursa fırçalar, biberon tam dolu olmazsa beğenmez, mutlaka kucağıma yatarak içer, içerken elimi yüzümü tutar. bide süt bitince biberonu olduğu yere atar! ee, karnını sadece sütle doyuruyor, yemek yemiyor. dolayısıyla tek besin kaynağınıda özenli içmek istiyor tabiki.

puzzle bitti

tabiki tatlı kızımın büyük desteğiyle :Dparçaları yerine koyduktan sonra "ben bulduuuumm" diye bağırıyor..en kısa zamanda yenisini istiyorum :D
işte oyun hamurunun başına gelenler :D kırmızı hamurun üstüne bir desen baskısı yapmış ama net değil.
"bide bu hamurumu çek anne!" dedi.
oyun oynarken pek ciddiyiz. keşke herkes yaptığı işi bukadar ciddiye alıp özenle yapsa.


şenlikten 2 fotoğraf daha

okul öncesi eğitim şenliğinde çektiğim fotoğraflarda da görüldüğü gibi, oyun oynamayı çok seven bir kızım var. ayrıca yeni arkadaş edinmekte hiç zorlanmıyor, gözüne kestirdiğiyle arkadaş olup oynuyor :D
hareketli müzik, sürekli yağan konfetiler, birsürü -kendi gibi- afacan çocuk ve daha eve varmadan uykuya dalacak kadar derin bir yorgunluk.

gül fidanı aldım :D

çiçekçileri dolaşırken, bir anda kendimi bir gül bahçesinin içinde buldum. yüzlerce saksı içinde yetiştirilen rengarenk gülleri görünce gözüm döndü:D ama fidanların çoğunu soğuk yakmıştı, o yüzden en sağlıklı olanını seçmekte zorlandım. kırmızı güller içinde sağlıklı bir fidan bulamadığım için beyaz bir fidanla yetindim, şimdilik!!! çiçekçi, güller açtığı zaman dalında solmasından önce kesip alırsak, daha çok tomurcuk vereceğini söyledi. bende tam açmış olan bu iki gülü kestim. hemen ertesi günü tomurcuk halinde olan 4 gülde açmıştı.hangisi gül? tabiki soldaki :D:D:D bu kırmızı gül ise okuldan :D bahçesinde gül olan öğrencileri takibe almak lazım :D
bide utanmadan poz veriyor!