3 Ocak 2011 Pazartesi

kelebeğin kozası







minik tırtılımız içinde sıcak sıcak uyusun da tatlı tatlı büyüsün diye, kelebek olsun diye..



27 Ağustos 2009 Perşembe

selocan hastalığı

Mısra nezaman yolda bu sarı maketleri görse, koşa koşa gidiyor sarılıyor. canlanıp kendisiyle konuşmasını bekliyor. Hatta "Anneeeee, bunu satın alalıııım, evimize götüreliiim" diye tutturuyor. Kışın apartman bahçesinde nergisler açmıştı.



birikenleri düzenleme zamanı...

Bloga girmeyeli uzun zaman olmuştu. Epey yazı biriktirmişiz. Güzel kızımla güzel bir tatil geçirdik. yeniden işe başlamaya hazırız. Mısra da ana sınıfına gitmeye hazır... 2008 kasım ales inden çıkmış ve dağılmış ben...

16 Ocak 2009 Cuma

mantar kurabiye

Kurabiye yapmayı oldum olasi beceremiyorum! nerde yanlış yaptığımı bulamadım. uzun süre tekrar denemeyeceğime söz veriyorum :D un kurabiyesi hamurunu top top tepsiye dizdikten sonra, yuvarlak bir kalıbı (şişe kapağı olabilir ama ben krema torbasının ucunu kullandım) kakao ya batırıp humurun üstüne bastırıyoruz. ters konmuş kültür mantarı görüntüsü elde ediyoruz.
kaç derecede kaç dakika da pişer, bilmiyorum, bilemiyorum, beceremiyorumm!
pişince pudra şekeriyle kaplanabilir.

31 Aralık 2008 Çarşamba

Sıcak etkinlikler

Harikalar Diyarı'nda yeterince üşüdükten sonra acilen sıcak ve kapalı bir mekan bulmamız gerekiyordu. Adese alışveriş merkezi ne girdik. Bayram nedeniyle çok etkinlik varmış, Mısra yine 4 ayak üstüne düştü, hatta eğlencenin tam göbeğine düştü demeliyiz. Donald amcayla tanıştık. biraz peşinden koştuk, kuyruğunu yakalamaya çalıştık. Birde kocaman beyaz tavşan vardı, birazda onunla oynadık.
Becerikli kızımız, kum boyama çalışması yapıyor. resim kalıpları halinde kesilmiş boş kağıda renkli kumlar döküyor ve resmini tamamlıyor.
Bir palyaço ablamız yüzümüzü boyadı sağolsun. Zaten uzun zamandır istediğimiz birşeydi. iyi denk gelmişiz. üşümenin acısını sıcak sıcak çıkardıktan sonra yeterli etkinlik yapıldığına kanaat getirdik ve günü geç saattede olsa bitirdik.

Mısra Masal Adası'nda

Bayramda, soğuk demedik, ayaz demedik, Ankara'nın güzel mekanlarından Harikalar Diyarı'na gittik. Meğer Masal Adası meraklısı sadece biz değilmişiz. Bayram günü, O soğukta bile çok kalabalıktı. Mısra gelmişken tadını çıkarsın istedik ve parmak uçlarımız donana kadar gezdik. Dönerken Mısra birazdaha kalmak için çok ısrar etti ama... Günü griple kapatmamak için vakitlice ayrıldık. "Tweety, çaktırma ama, bir kedi gördüm, tam arkamızda, sinsice yaklaşıyor. hadi kaçalıım!!" Yani, Mısra'nında tweety kadar boyu varmış :D Sylvester in ayaklarını almışız sadece.
"anne, Keloğlan'ın çantasında nevar? Bakalım mı" deyip durdu. bari güzel bi çanta olsa, bukadar ilgiyi neden çekti anlayamadım? Hatta eşeğini de sevdik, ineğini de. Keloğlan'ın annesiyle bile konuştuk (şakacıktan).
Şirinlerin evine misafir olduk, ama uykucu şirinin bu soğukta yerde battaniyesiz uyumasına çok üzüldük. Sonra şirineye sarıldık, pastacının pastasını inceledik, azmanla poz verdik, gargamele kızgınlıklarımızı bildirdik.
Daltonların abisi Joe yu kırmışlar. kalbini değil, ayaklarını kırmışlar. Bizde daltonlar 3lü olmaz dedik ve Mısra'yı kadroya aldık. Şapkası çok benzedi :D
Pamuk prenses ve yedi cüceler evlerinin bahçesinde mutlu- neşeli oynuyorlardı, eşlik ettik. Tüm heykelciklerin Mısra'nın boyunda olması dikkatten kaçmadı.Pinokyo yla okula gittik, gidiyormuş gibi yaptık. Burnunun uzunluğunu kontrol ettik. Gepetto amca da ordaydı, onunla da tanıştık.
Alaaddin le prenses Yasemin halılarına oturmuş uçuyorlardı, Mısra da uçuşa katıldı. lambanın ci ninden pamuk şeker istedik, vermedi cimri!!

Çiğköfte partisi

Bayram dönüşü, güzel bir bayram geçirmiş olmamızı kutlamamız gerekiyordu :D Bunu çiğköfteyle yaptık. Turhan'ın ellerine kollarına sağlık, Yasemin'e desteklerinden dolayı teşekkürü borç biliyoruz. :) Süslü Mısra bu konuya girmezse olmaz. köftenin k'sini ağzına sürmeyerek "yemeden yaşayanlar" derneğinden asla ayrılmayacağını ispatlamış oldu.

Bayram değerlendirmesi

Bayramda FİKRİM GELDİ! :D içine su doldurup buzluğa koyduğumuz buz torbalarına etsuyu doldursak ve dondursak organik bulyon olur mu ki acaba dedim ve denedim. küçük doğranmış etleri uzun süre düdüklü tencerede haşladıktan sonra suyunu aldım- ki bol tortulu bir su oldu. buz torbalarına doldurup patlak olmadığından emin olduktan sonra buzluğa attım. şimdi tüm yemeklerde kullanabileceğimiz -içinde ne olduğundan emin olduğumuz- etbulyonlarımız var. haşlama suyuna tuz attığım için, yemeklere koyarken tuzuna dikkat etmem gerekecek. şeklinin top top olması da kullanırken avantaj olacak heralde galiba.

23 Aralık 2008 Salı

Müzede

Gezi Turizm ve Tanıtma Klübü olarak ilk faaliyetimiz şehir müzesini gezmek oldu. Nice faaliyetler nasip olur inşallah.
Mısra bu faaliyette yok malesef.

prensesin süt keyfi

Prenses Mısra, pembe odasında, pembe yatağında, pembe düşlere dalacak, mı zannediyorsunuz? malesef... burada sadece poz veriyor, hemen ardından "Anneee, kucaaaanda süt içiceeem deyip atlıyor.

Mısra arazide!

Daha karakış gelmeden kasım ayı başında Polat' a gitmiştik. Mısra malesef çok rahat değildir dağda bayırda. "Anne beni kucaanaa aaaal"... Bu kız neye bakıyor?? Tom ve Jerry çizgifilminde, Tom, Jerry 'yi kandırmak için avucunda çok ilginç bişey varmış da ona bakıyormuş gibi yapıyordu. Mısra da sizi kandırmaya mı çalışıyor acaba? yok yok, elinde en sevdiği hayvan var: Uğur böceği. aman kaybolmasın diye çok uğraştı.

Mısra'nın puf yorganı

Biz bunu Mısra doğmadan önce mi yapmıştık sonra mı yapmıştık birtürlü hatırlayamadım. annem ve kardeşimle beraber çok uzun süre de çok emekler vererek hazırladık doğrusu. ama çok şık duruyor ve Mısra bunu çok seviyor. fikri bir kitaptaki sandalye minderinin yapılışından aldık. önce deneme olarak bir sandalye minderi yaptık, baktıkki biz bu işin altından kalkarız, hemen tasarlamaya başladık. önce kağıt üstünde karelerle desen oluşturduk, renkleri belirledik, kumaşlarını aldık. ayrıca eski kumaşlardan astarlık ayarladık. astarları 9*9 cm, yüzleri 12*12 cm işaretleyip kestik. her yüz kumaşını bir astarla büzerek teğerledik. kardeşimle hazırladığımız tüm buruşuk karecikleri şekle uygun olarak birleştirip anneme sevkettik, o da birgüzel dikti. parçaları birleştirme işi bitince, tersinden herbir karenin astarına küçük bir delik açıp içine elyaf doldurduk. açılan delikleri tekrar dikerek kapattık. upuzun bir şerit halinde kesilen sarı kumaşın bir ucuna kurdele dikip diğer ucunu büzdük ve yorganın 4 kenarına ekledik. en son olarak yorganın tersine boydan astar dikildi ve bitti. büyük ve biraz ağır oldu ama çok sevimli. hatta evin pencerelerinde perde bile var:D

kuru fasülyeli pasta

3 yumurtayla yaklaşık 1buçuk su bardağı şekeri iyice çırptım. 1-2 yemek kaşığı un ve 2 büyük su bardağı iyice haşlanıp ezilmiş kurufasülyeyi karıştırdım. yani bu tarifte, un yerine fasülye kullanılmış oldu. içine bir avuç kadar cevizde kattım. ama file bademle daha güzel olur diye tahmin ediyorum. tabi her kekte olduğu gibi vanilya da var bu kekte. yağlanmış tepside fırına girdi ve kabartma tozu olmadan ancak bu kadar kabarabildi.
üzerine çikolata sosuyla servis yaptım. içindekinin ne olduğunu söylemeden yiyenler "kestaneli kek " sandılar ve afiyetle yediler, hatta "bunu herzaman yap sen" diyen bile oldu! ama ertesi gün içinde kurufasülye olduğunu öğrendiklerinde birdaha yememeye karar verdiler. Nedense???

Birde bu kurufasülyenin puding gibi yapılanı var, inşallah birgün onu yayınlamak da nasip olur.

fışfış (kayıkçı değil tatlı)

Mısra bu aralar tatlı sevmeye, yemeye ve istemeye başladı. Malatya ya has olan fışfış tatlısını ilk yaptığımda "Anne bu çok komiiik, ama anne, hepsi çok komiik" demesin mi! ah yavrum, senin yemen için ne komiklikler yapıyorum, bak.
Bu tatlının malzemesi az, tarifi kolay, zahmetsiz.

4 yumurtayla 4 yemek kaşığı (dolu dolu) yoğurt, bir fisketuz ve yarım çay kaşığı kadar karbonat iyice çırpılır. Akışkanlığını kaybetmeyecek kadar un eklenir. önce kaşıkla kızgın yağa atılır, kızarınca önceden hazırlanıp soğumuş şerbete batırılır ve afiyetle yenir. Şimdi bunun neresi komik Mısra??

mısra inşaatta

Mısranın elindeki mala :D:D:D sağındaki yapı harcı :D önündekiler tuğla. depreme dayanıklı (!) sert zemin üzerine ev inşa ediyor. ve bunu yaparken çok eğleniyor.
Ama çok ciddiyiz!!! nüteahhitlerde işlerini böyle ciddiyetle yapsa nolur? hiçbir ev yıkılmaz.
minik parmaklarına ne kadar yakışıyor!

22 Aralık 2008 Pazartesi

pratik tarifler

Yapımı kolay ve kısa süren, ama serviste bize çok puan kazandıracak tariflerimiz var. Bu lezzetler için Özden yengemize teşekkürler.
Milföy, hazır ve pratik bir kurtarıcı olduğundan çok kullanılır. bu milföyler ortadan ikiye kesilerek dikdörtgen hale getirilmiş. içine çikolata sürülüp sarılmış ve fırında 10-15 dakikada pişmiş. üzerine bişey sürmüyoruz tabiki. ama fırından çıktıktan sonra pudra şekeriyle kaplıyoruz etrafını. böylece nefis bir tatlımız oluyor.
Yada bir paket krem şantiyi iyice çırpıp hazırladıktan sonra evde nekadar gofret, şekerli bisküvi, halley, çokomel, petibör varsa kırıp içine dolduruyoruz. içine streçfilm serilmiş çukur bir kaba doldurup dondurucuda 1-2 saat bekletiyoruz. dolaptan çıkarıp, streçfilmden kurtarıyoruz ve servis tabağına ters çeviriyoruz. karlı bir dağ görüntüsü elde ediyoruz. isteyen üzerine çikolata sosu dökebilir. tarifi bilmeyenler, böyle hafif ama çok lezzetli bir tatlıyı nasıl yaptığınızı kesin sorarlar, bizde bilmiyorduk, sorduk :D

firkete

Firkete işini yeni öğrendik. İlk denememizde bir atkı yaptık. Şöyleki;
ihtiyacımız olan metal firketeyi, örgü malzemeleri satan herhangibir yerden elli kuruş gibi cüzi bir fiyata satın aldık. evde önceden kalma pırıltılı bir şal ipi kullandıkki, 100 gramlık bir çile yetti. birde tığa ihtiyacımız vardı, o da evin demirbaş listesindedir zaten.

İpi firketeye düğümledik. firketenin 1 tur dönüşüyle ip etrafına sarıldı. ortada görülen kısımda 2 sık iğne var. istediğimiz uzunluğa gelene kadar ördük. ikiye katlayacağımız için istenen atkı uzunluğunun 2 katını örmek zorundayız. 100 gram ipin örülmesi 1 saatten az sürdü.Beklenen uzunluga gelince firketeden çıkardık, bir kenarını zincirlerle birleştirdik. isteyen çiçek böcek motifi de yapabilir. Diger kenarı, tam ortadan başlayarak 3er yada 5er, tığ yardımıyla içiçe geçirdik. böylece atkımızın bir ucu yuvarlak oldu. diğer ucunuda yuvarlamak elimizde ama değişiklik olsun dedik ve toplu püskül yaptık. ben sevdim kendisini.

1 Kasım 2008 Cumartesi

ben de zor bişey sanıyordum!

irmik helvasının çok zor yapıldığını sanıyordum. halbuki ne kolaymış, boşu boşuna bunca yıl helvasız kalmışız... üstelik ilk denemede çok güzel oldu. şimdi mısra hergün istiyor. hah şimdi bu resimleri eklerken gördü "anne bidaa bundan yap"diye tutturdu. "kızım saat 10, git yat" hayret bişey....
ama hevlayı kalıp halinde çıkarana kadar çok uğraştım, tane tane olmuş -ayıptır söylemesi- daha dokunmadan dağılıyor. övünmek gibi olmasın şekeri, kıvamı filanda iyiydi yani..
hazır paketlerde satılan irmik helvasınında "hazır" olacak bi tarafı yok. onuda aynı yağlı süte katıp pişiriyorsun, toplam uğraşma süresi neredeyse aynı.

bi yapmadığın waffle kalmıştı! :D

Tadını kokusunu çok sevdiğim waffle ı en son yazın kayseri de yemiştim. "yahu ben niye yapmıyorum?" diye sordum kendime. "e, yapayım bari" diye cevapladı kendim :D yaptı ama süper oldu yani...
şehrin altını üstüne getirdim, waffle yapan tost makinesi bulamadım. tam bi mağaza benim için getirtecek diye sevinirken, -onlarda bulamamış- hüsrana uğradım. ama yılmadım, aramaya devam edicem. bu waffle ları annemin makinesinde yaptım, resimdeki gibi 2 değil 4 dilimli oluyor.
tatlı komşularımız ayşecik ve Hakan da çok sevdiler ve benim için poz verdiler :D

oooh, afiyet olsun Ayşecik...
Genellikle meyveli tercih edilir, çikolata sosu çok yakışır ama süslemek tamamen damak zevkine bağlıdır. ben hamuruna ceviz bile kattım (annem duymasın).
"yapma bundan bidaha, yiyoruz kilo alıyoruz" :D